0

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü(OECD) 2000 yılından bu yana her üç yılda bir ülkelerin eğitim durumunu ölçen araştırmalar yapıyor. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı(PISA) adıyla gerçekleştirdiği uluslararası ölçekte "okuduğunu anlama, fen ve matematik" sınavlarıyla ülkelerin eğitim seviyesini belirleyerek karşılaştırma imkanı sağlıyor.

İlk yapıldığı yıldan itibaren bu sınava öğrenci veren ülke sayısı giderek artmış. İkibin yılında ilk defa uygulandığında 32 ülke katılımcıyken 2015 yılındaki son uygulamada katılımcı ülke sayısı 72.

Ne yazık ki araştırma sonuçları Türkiye için pek iç açıcı değil. PISA verileri söz konusu üç kategoride son on yılın en düşük puanlarıyla gerilediğimizi gösteriyor. Yetmiş ülke arasındaki sıralamada Türkiye fende 51. okumada 49. matematikte ise 48. sırada yer alıyor. Maalesef ülkemiz son on yıl içinde PISA sınavlarına kesintisiz öğrenci veren ülkeler arasında puanını en çok düşüren ülke.

Uzmanlar, yeni fikirleri değer yaratan çıktılara dönüştüren beyinlerin okuma becerileri, matematik ve fen bilimleri alanlarının en az birinde ileri düzeyde performans gösterebilen çocuklardan çıktığını belirtiyorlar. Oysaki bu oran OECD ülkelerinde yüzde 15,3 iken ülkemizde 1,6 düzeyinde. Görünen köy kılavuz istemiyor. Eğitim karnemiz oldukça zayıf ve bu karne ile uzun vadeli planlarımızın gerçekleşme olasılığı son derece düşük. Şapkamızı önümüze koyup uzun uzun düşünmemiz gerekiyor.

Evet, sonuçlar bunlar malumu ilan ettik de ne yapmalı? Yıllardır eğitimciler, yetkililer, aklı erenler sorunları tespit edip çözüm önerileri getiriyor, hükümetler tedbir paketleri açıklayıp politikalar geliştiriyorlar da sonuç yine hüsran. Nedir sorun, yanlış sistemler mi sistemi uygulayamayan yanlış kişiler mi? Galiba her ikisi de çünkü son yıllarda maarifimizde bir yandan sistem bir yandan milli eğitim bakanları öylesine hızla değişti ki bu sirkülasyon başımızı döndürüp hepimizi sarhoş etti.

Eğitim sorunu bir kaç kişinin değil hepimizin sorunu, üstelik sadece bugünün değil yarının sorunu. Bugünün iktisadi menfaatlerine, siyasi rantlarına geleceğimizi kurban etmeden eğitim marazımıza bir şifa yolu bulmak zorundayız.

Singapur gökten düşmedi. Bakınız, OECD ülkelerinde her 10 öğrenciden biri bilim alanında "çok iyi" not alırken, Singapur'da her 4 öğrenciden biri "çok iyi" not alıyor. Genel sıralamada ve matematik becerilerde Çin ve Singapur "mükemmel" derecede. Bu ülkelerde eğitim nasıl bir reformasyondan geçti, problemleri nasıl aştılar, eğitim politikaları nedir?

Eğitim alanında başarılı, sonuç almış ve sistemleştirerek kurumsallaştırmış ülkelerin modelleri incelenmeli, gerekli uyarlamalar yapılarak eğitim sistemimiz biran önce rayına oturtulmalıdır. Aksi halde refah devleti olma umudumuz ham hayal olarak kalacaktır.