Hümanizm, çoğu zaman Batı düşüncesine ait, seküler ve tarihsel bir kavram olarak ele alınmaktadır. Ancak hümanizmi yalnızca bu çerçeveye hapsetmek, onu güncel ahlaki ve siyasal sorunlar karşısında etkisiz bırakmaktadır. Hümanizm, soyut bir felsefi söylemden ibaret değildir. Hümanizm, insan onuru, özgürlük ve eleştirel akıl merkezli güçlü bir etik duruş olarak insanlığın bugün en çok ihtiyaç duyduğu yaklaşımdır.

Hümanizmin temelinde, insanın koşulsuz değeri yer almaktadır. İnsan, herhangi bir dine, ideolojiye, millete ya da kültürel kimliğe indirgenemeyecek kadar değerlidir. İnsan onuru, hiçbir kutsal anlatının, siyasal projenin ya da ideolojik hedefin arkasına gizlenerek askıya alınamaz. Hümanizm, özellikle insan adına konuştuğunu iddia eden ama insanı araçsallaştıran otoriter ve totalite yapıların tamamını reddetmektedir.

Hümanizm, maneviyatı insani gerçeklik olarak kabul etmekte ve doğmatizmi reddetmektedir. Hümanizm doğmatizme, tutuculuğa ve fanatizme karşıdır. Hümanizm, insan tarafından ortaya konulan bütün kaynakları, kalıpları ve kuralları sorgular ve eleştirir. İnsana ve doğaya dair her şey, insan tarafından söylenmiş, yazılmış ve tartışılmıştır. Dinler, insanı özgürleştirdikleri ve ahlaki sorumluluğu güçlendirdikleri ölçüde anlamlı ve işlevsel olabilirler. Korku, günah ve itaat merkezli doğmalar, insan onurunu zedelemektedirler. Tanrı adına insanı küçülten her söylem, ahlaki bir sorundur. Hümanizm, maneviyata karşı değildir. Hümanizm, insana karşı kullanılan bütün doğmatizmlere karşıdır..

Özgürlük, hümanizminin vazgeçilmez unsurudur. İnanç özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, yaşam tarzı özgürlüğü, soyut ilkeler değil; insan olmanın temel koşullarıdır. Hümanizm, bireyi kolektif kimlikler içinde eriten milliyetçi, cemaatçi ve devletçi ideolojileri reddetmektedir. Çünkü bu yapılar, çoğu zaman insanı yüceltme iddiasıyla yola çıkar, fakat sonunda insanı disipline eden ve denetleyen mekanizmalara dönüşür.

Ahlak ve hümanizm birbirleriyle doğrudan bağlantılıdır. Ahlak, emir ve itaat ilişkisine indirgenemez. Ahlaksızlık, emir ve itaatin sonucu ortaya çıkar. Korkuya dayalı bir ahlak, insanı ahlaki özne olmaktan çıkarır. Gerçek ahlak, vicdan, sorumluluk ve özgür irade üzerine kuruludur. Ahlakın kaynağı, insanüstü ve ötesi bir otoriteye dayanmaz. Ahlakın kaynağı, insanın insanlığa ve doğaya karşı duyduğu etik sorumluluktadır. Hümanizm, ahlakın insanileşmesi anlamına gelmektedir.

Hümanizm, eleştirel düşünmeyi esas alır. İnsanın en büyük düşmanları, zihinsel kapalılık, dogmatizm ve değişime direnen düşünce biçimleridir. Hümanizmin eleştirel doğası, yalnızca teorik bir tartışma değil; kamusal hayata, siyasal dile ve kültürel iklimimize yönelik bir uyarıdır.

Bugün insan onurunun kolayca göz ardı edilebildiği, özgürlüğün güvenlik ve kutsallık adına feda edilebildiği bir dünyada, hümanizmi bize şunu hatırlatmaktadır: İnsan adına konuşan her düşünce, önce insanı korumak zorundadır. Hümanizm, geçmişte kalmış bir fikir değildir. Hümanizm, bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuz etik bir pusuladır.