“Barış hayırdır” hükmü her zaman ve zeminde geçerlidir. Ama anlaşma şartlarına tam olarak uyulması çok önemlidir. Kağıt üzerinde kalan, göstermelik eylemlerle içi boşaltılmaya çalışılan anlaşmalar uzun ömürlü olamaz.

Geçen haftaki yazımda detaylı olarak “Hudeybiye Anlaşması”ndan söz etmiştim. On yıl için yapılan anlaşma acaba ne kadar sürdü?

İki yıl sonra Kureyş’le ittifak eden Bekiroğulları Kabilesi cahiliye dönemi kan davasını devam ettirerek Müslüman Huzaa Kabilesine saldırdı. Kabile reisini ve birkaç adamını öldürdü. Medine’ye haber gelince Resulullah (s.a.v.) Kureyş’e mektup göndererek Bekiroğullarını desteklememelerini, öldürülenlerin diyetini vermelerini, aksi halde Hudeybiye Anlaşmasının bozulmuş olacağını bildirdi. Kureyşliler bu teklifi reddettiler. Hz. Peygamber (s.a.v.) anlaşmanın bozulduğunu söyleyerek gizlice sefer hazırlıklarına başladı. 11 Ocak 630 tarihinde Mekke fethedildi.

***

Edindiğimiz bilgilere göre Gazze’de ateşkes kararı verilmiş ve barış için önemli adımlar atılmıştır. ABD Başkanı Trump’ın 20 maddelik barış planı Gazzelilerin aleyhine gibi görünse de Hamas bazı maddelere itirazını bildirerek teklife olumlu yaklaştığını açıklamıştı. Türkiye, Katar ve Mısır’ın gayretleriyle taraflar mutabakata varıp anlaştıklarını açıkladılar. Bundan sonra önemli olan, kağıt üzerinde yazılı şartların sahada uygulanmasını takip etmek, İsrail’in bahanelerle anlaşmayı bozmasına engel olmaktır. Siyonistlerin verdikleri söze, attıkları imzalara güvenilmez. İşte size iki örnek:

***

ABD, 6 Ekim 1973’te Yom Kipur savaşında çok büyük şok yaşayan İsrail'in yeniden üstün duruma gelmesi için her türlü yardımı yaptı. Mısır, bir hafta içinde galibiyetten mağlubiyete düştü. ABD izin verseydi belki Kahire bile işgal edilecekti. ABD Dışişleri Bakanı Yahudi asıllı Henry Kissinger, iki tarafı barışa mecbur edecek dengeyi korumak için, İsrail'e dur dedi. Çünkü önemli olan Ortadoğu'ya ABD'nin hakim olması, İsrail'in kontrol altında tutularak Arap dünyasının bu tehditle kendilerine bağımlı hale getirilmesiydi.

Kissinger'in Kahire, Şam ve Kudüs arasında defalarca gidip gelerek tarihe "Mekik Diplomasisi" diye geçen çabaları, sonuç verdi. Beş yıl sonra Başkan Jimmy Carter öncülüğünde Enver Sedat ve Menahem Begin kameralar karşısına geçerek Camp David barış anlaşmasını imzaladılar. 17 Eylül 1978'deki anlaşmaya göre; Mısır İsrail'i resmen tanımış, İsrail ise Sina Yarımadası'ndan çekilmeyi kabul etmişti.

Mısır tarafından 40 yıl sonra açıklanan Camp David Anlaşması’nın gizli belgelerinde, Mısır ve İsrail’in Batı Şeria ve Gazze’de Filistinlilere “tam özerklik” verilmesi konusunda anlaştığı ortaya çıktı. Anlaşmayı takip eden beş yıl içinde İsrail’in “tam özerklik” için çalışmaları başlatması gerekirken, Enver Sedat’ın ölümü üzerine bunu askıya aldığı belirtildi.

***

Norveç’in arabuluculuğunda Oslo’da başlayan görüşmeler, İsrail ile Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) arasında 1993 yılında Washington’da imzalanan 1. Oslo Anlaşması’yla sonuçlandı. İki yıl sonra ise 1995 yılında Mısır'ın Taba kentinde 2. Oslo Anlaşması imzalandı. Bu anlaşmalar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 242 ve 338 sayılı kararı temelinde bir barış anlaşmasına ulaşmayı ve "Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını" yerine getirmeyi amaçlamıştı.

Oslo Anlaşması, 13 Eylül 1993'de ABD Başkanı Bill Clinton, İsrail Başbakanı İzak Rabin ile FKÖ Başkanı Yaser Arafat’ın hazır bulunduğu törende imzalandı. Anlaşmalarda, Batı Şeria ve Gazze'nin bazı bölümlerinde Filistin Yönetimi'nin kurulması yer almaktaydı. Sınırla ilgili problemler, İsrail işgalci yerleşimleri, Kudüs'ün statüsü, Filistinli mültecilere geri dönüş hakkının verilmesi konuları çözümsüz kaldı.

Bütün olumsuzluklara rağmen Gazze’de akan kanın durması, yardımların girmesi ve insanların nefes alması için bu ateşkes çok önemliydi. İnşaallah Gazze’yi ve Filistin’i kapsayan, kalıcı, adil bir barış kısa zamanda imzalanır.