İşin bilimsel kısmını deprem uzmanlarına bırakarak İstanbul’da geçtiğimiz gün yaşanan ve -Allah muhafaza- bundan daha büyük, daha uzun sürecek depremde İstanbul’u ne gibi tehlikelerin beklediğini öğrenmeye çalışalım.
Çarşamba günü meydana gelen deprem şükürler olsun ki bir can kaybına yol açmadı. Binaların da ciddi hasar almaması önemliydi. Balkondan atlamalarda yaklaşık 200 kişi hafif ya da orta derecede yaralandı.
İstanbul merkezli depremin 6.2 şiddetinde olduğu ve bu şiddetin İstanbul gibi mega kentlerde ciddi hasarlara sebebiyet vereceğini uzmanlar söylüyor. Aynı uzmanlar bu şiddete rağmen bir kaybın olmamasını depremin sadece 10-15 saniye sürmesi ile açıklıyorlar. Uzmanlar, şayet deprem 15 saniye değil de mesela 40-50 saniye sürmüş olsaydı bugün başka bir konuyu konuşuyor olacaktık, diyorlar.
Depremlerde şiddetin yanısıra depremin karaya yakınlığı ve derinliği ile birlikte sarsıntının süresi hayati önem arz eder. Zira şehirlerden uzakta ve derinliği mesela 30 km ve üzeri olunca depremlerin fazla zayiata yol açmayacağı biliniyor. Ama Maraş depremi hem şiddeti yüksek hem de az derinlikte, şehre yakın ve üstelik süre olarak da 2 dakikaya yakın sürünce asrın felaketine sebebiyet verdi. İstanbul depremi bu unsurlardan hiçbirini taşımadığı için şükür ciddi bir hasara yol açmadı.
İstanbullular bilirler, bu kadar hasarsız olmasına rağmen İstanbul depremden 15 dakika sonra tıkandı. Depremden 3 saat sonra bile görüştüğüm akrabalar, tanıdıklar “Güzergâh hala açılmadı, ilerleyemiyoruz” diye yakınıyorlardı. Oysa depremlerde en hayati adım ulaşımdır. Felaket bölgesine ulaşım sağlanmadıktan sonra hiçbir kaybın önüne geçilemez.
Trafikle birlikte İstanbul’un en önemli sorunu kentsel dönüşümdür. İstanbul binlerce yığma evden, binlerce kontrolsüz binadan, binlerce gecekondu haneden kurtulmadıkça rahata eremez. İlgili bakanlık dışında İstanbul imar konusunda adına yakışır bir sorumluluk görmedi. İstanbul deprem bölgesi olmasına rağmen deprem konusunda bilinçli bir kentleşmeye gidemedi. Şehrin son altı yıldaki kayıplar da cabası…
İşte bu İstanbul şehrin en büyük kurumu olan belediyecilik konusunda da üst üste talihsizlikler yaşadı. En son Büyükşehir Belediye Başkanı olan şahıs yolsuzluktan dolayı tutuklu olarak yargılanmakta.
Bu böyle yürümez. Acilen İstanbul gibi bir dünya kentini “yedek başkanlık” gibi son derece kifayetsiz yönetimden kurtarılmalıdır. İstanbul herhangi bir şehir değildir. Tekirdağ’ı, Sinop’u, Muş ya da Kilis’i bu şekilde vekâleten yönetirken bir sorun yaşamayabilirsiniz ancak söz konusu İstanbul olunca asil de olsa “herhangi bir kişi” İstanbul’u yönetme başarısı gösteremez nitekim asil de 6 yıl boyunca reklamını yapmak dışında bir varlık göstermedi…
Birkaç sözüm de sosyal medya kullanıcılarına olacak çünkü 50 bini aşkın vatandaşımızın hayatını kaybetmesine sebep olan 6 Şubat Maraş depreminde karşılaştığımız kimi durumları unutmuş değiliz. Sosyal medyada hem yalan haberler dolaşıyordu hem de kullanıcıların yaptıkları ahmakça paylaşımlarla acıya acı katıyorlardı. İki gündür İstanbul depremi hakkında da tezviratlar dolaşıyor. Her ne kadar Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ışık hızıyla doğru bilgileri paylaşsa da sosyal medya kullanıcılarının etkilendikleri ilk yapılan asparagas haberlerdir.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul’da vatandaşlarla buluşması moralleri düzeltme anlamında çok önemliydi. Devlet bütün birimleri ile İstanbul’da ve İstanbullular için seferber halde bekliyor.
Uzmanların açıklamalarına göre şükür ki endişelenecek bir durum yok.
Ancak yarın geç kalmamak adına depreme dayanıklılık kontrolleri hızlandırılmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.