Sosyal medya platformları, hiç kuşkusuz çağımızın en etkili iletişim araçları haline geldi. Ancak bu platformlar, kimileri tarafından ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim açısından hem bir fırsat hem de bir tehdit olarak görülebiliyor. Hindistan’ın Keşmir krizi ile ilgili haberler nedeniyle Çin devlet medyasının X (eski adıyla Twitter) hesaplarını engellemesi, bu çelişkinin en güncel örneklerinden biridir.
Sosyal medyanın, devletlerin bilgi akışını kontrol etmek ve kamuoyunu etkilemek için kullandığı bir alan haline geldiği de herkesin malumu. Hindistan’ın Çin devlet medyasını "dezenformasyon" gerekçesiyle engellemesi, devletlerin ulusal güvenlik ve bilgi manipülasyonu gerekçeleriyle sansür uygulamalarına başvurmasının bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle X gibi küresel bir platformda bir devletin başka bir devletin medya organını sansürlemesi, dijital çağın ifade özgürlüğü sorunlarını daha da karmaşık hale getiriyor. Üstelik bu engellemelerin 21.yüzyılda halen meşru görülmesi, sosyal medya hesaplarının kapatılması, kişilerin ve hatta ülkelerin susturulmaya çalışılması akıl alır gibi değil!
Hindistan ve Pakistan arasındaki sınır gerginlikleri, iki ülkenin sosyal medya üzerinden yürüttüğü bilgi savaşlarına da yansımış durumda. Sosyal medya burada sadece bireyler arası bir iletişim aracı olmaktan çıkmış ve devletlerarası bir güç mücadelesinin alanı haline gelmiştir. İşte tam da bu durumda kritik bir soru ortaya çıkıyor: Sosyal medya platformları gerçekten ifade özgürlüğünü mü koruyor, yoksa devletlerin kontrol ve sansür aracı mı haline geliyor?
X gibi sosyal medya platformları, birçok ülkede sansür ve kısıtlamalarla karşı karşıya kalmış ya da bu kısıtlamaların ve baskıcı ideolojilerin adeta bir parçası haline gelmiş durumda. Asıl ilginç olan ise Hindistan ve Pakistan arasındaki bu çatışmaya ilişkin paylaşımları taraflı yaptığını öne sürdüğü Çin için yapıyor. Ve dahası Çin, platformu kendi sınırları içinde yasaklarken, Hindistan ise Çin devlet medyasının hesaplarına erişimi engelliyor! Çin’in yanı sıra Türkiye’de Pakistan’a İHA sattığı için benzer engellemelerle karşı karşıya kaldı. TRT World gibi devlet kanalları Hindistan’da erişilemez hale geldi. Bu çelişkiler, sosyal medyanın uluslararası diplomasi ve bilgi savaşları için nasıl stratejik bir araç haline geldiğini de gösteriyor bizlere.
Öte yandan, bu tür engellemeler, ifade özgürlüğü konusunda daha büyük bir endişe de doğuruyor. Bir ülke, başka bir ülkenin medya kuruluşunu "yanlış bilgi" yaydığı gerekçesiyle sansürleyebilir mi? Ya da bu tür sansürler, ifade özgürlüğünü ve bağımsız gazeteciliği baltalıyor mu? Gazetecilik ve ifade özgürlüğü örgütleri, bu tür yasakların bilgiye erişimi kısıtladığını ve kamuoyunun çok yönlü bilgilere ulaşma hakkını ihlal ettiğini belirtiyor. Sosyal medya platformları, bir yandan hükümetlerin baskılarıyla şekillenirken, diğer yandan kullanıcıların bilgiye erişim hakkı ve ifade özgürlüğü talepleri arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Hindistan, Pakistan ve Çin örneğinde görüldüğü gibi, bu denge çoğu zaman hükümetlerin çıkarları lehine bozulabiliyor. X gibi platformlar, kullanıcıların özgürce bilgi paylaşabileceği alanlar olmaktan çıkıp, devletlerin bilgi manipülasyonu ve sansür araçlarına dönüşebiliyor.
Baktığımızda sosyal medya platformlarının, ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim haklarının korunması açısından daha güçlü mekanizmalara ve bağımsız denetimlere ihtiyaç duyduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Aksi halde, sosyal medya özgürlük alanı olmaktan çıkarak, devletlerin bilgi savaşlarında bir silah haline gelmeye devam edecek ve bu durum bireysel hak ve özgürlüklere kadar uzayacaktır.