Bazı okullarda durumlar berbat…
Birçok okulda böyle, özellikle de liselerde.
Sosyal medya aracılığı ile kamuoyu gündemine yansıyanlardan milyon kat fazlası.
Bazı öğretmenler, yetişkin yaşa gelmiş öğrencilerinin iftirasını uğradıklarını bile söylüyorlar.
Öğrencilik bizim zamanımızdaki gibi değil, öğretmene saygı çok azalmış durumda.
Sadece öğretmene saygı azalmış olsa, onları suçlayacağız…
Ebeveynlere de saygı çok az.
Eminim ki bu yazıyı okuyanların kahir ekseriyeti, bu bakımdan dertlidir ya da çok yakınlarında dertliler vardır.
Biz mahalledeki büyüklerimiz, okullardaki öğretmenlerimiz ayıplayacak diye çekinirdik.
Ortaokuldaydım.
Küçükken de sakız çiğnemezdim, böyle bir alışkanlığım, isteğim yoktu.
O gün, bir arkadaş sakız ikram edince alıp ağzıma atıvermiştim.
Alışkın değilim ya, sakız öyle ağzımda kalmış.
Derse girince, dalgınlıkla sakız çiğnemeye devam etmişim.
Hanım Hocamız, “Serdar!” diye seslendiğinde irkildim…
“Sakız mı çiğniyorsun yüzüme baka baka!”
Yok…
Asla!..
Bir utandım o an, anlatamam.
Sakızı yuttum, özür diledim.
“Sana bir ceza verelim!” dedi Hocam.
“Kalk tahtayı sil!”
*
Utanç verici bir durumdu benim için.
Şimdi böyle utanan kaç öğrenci var acaba?
Hele hele, liselerde!
Şu 12 yıl mecburi eğitim uygulamasının işleri iyice kötüleştirdiğini söylüyor birçok eğitimci.
Okumak isteyenle, okula zorla gönderileni 19 yaşına kadar bir arada tutacaksınız…
Ve ders işleyeceksiniz…
Hem de bu devirde, hem de kızlı erkekli…
Her tarafta şiddet varken, sokaklardan şiddet görüntüleri akarken, geleneksel ve sosyal medya şiddeti teşvik ederken…
Boşanmalar, boşanma davaları, evlerdeki hırgürler artıyorken…
Sıkıntı büyük…
Eğitimde hızlı çözümler de yok.
Ne yapıalım, biz de elimizden geleni ortaya koymaya çalışırız.
Son vakitlerde Maarif Davamız grubundaki kıymetli eğitimcilerle, eğitim gönüllüleri ile sık sık görüşüyor, birlikte bir şeyler yapmaya, hayırlı çalışmalar ve tavsiyeler ortaya koymaya çalışıyoruz.
Eğitim alanında kafa patlatan dostlarımızın çalışmaları çok önemli.
Tavsiyeleri hayati.
Önümüze gelen çalışmalardan biri de, Sayın Ömer Hatunoğlu imzalı.
Tecrübelerinden istifadeyle…
SINIF YÖNETİMİ üzerine bir çalışma yaptı.
Okul idarecileri, öğretmenler, veliler, öğrenciler…
Herkes okusun diye:
SINIF YÖNETİMİ ÜZERİNE
Öğretmenliğin en zor konularından biri sınıf yönetimidir. Bu konuya dair düşüncelerimi paylaşmak isterim.
1. Okul idaresinin hatta milli eğitimin genel tutumu sınıf yönetiminde oldukça önemli. Sınıf tekrarı, okul değişikliği yahut disiplin cezaları olmadan öğretmenin eli oldukça zayıflıyor.
2. Not bir silah değildir fakat yine de öğretmenin elini güçlendirir. Notu elinden alınan öğretmen öğrenci karşısında zayıflar.
3. Sınıf yönetimi konusunda velinin desteğini almak gerekir. Okul yönetimi ve veli öğretmenin arkasında durursa öğretmen daha da rahat ve güçlü durur. Malum terbiye evde başlar.
4. Sözlü ve fiili şiddet çözüm değil. Hatta oldukça zararlı. Fakat bazen ciddi bir tutum ve duruş bile çok tesirli olabiliyor. Üniversite sınavında çıkmıyor diye dersin zayıflatılması sınıf yönetimini zorlaştırıyor. Öğrenci dersine göre muamele ediyor.
5. Eğlenmek insani bir ihtiyaç. Sıkıntı, serkeşliğin sebebi. Okullar düz sınıf, yarım hapishane modelinde oldukça sınıflar sıkıcı olmaya devam edecek. Öğrenci de eğlence arayacak kendine. Halbuki gençler için müsbet bir zeminde eğlenmek de bir ihtiyaç. Buna uygun ortamlar sağlanmalı. Gezi, sosyal faaliyet vb. Sekiz saat her gün her gün dinleyici olmak kolay değil.
6. Karma okullarda karşı cinse hava atmak ve otorite karşısında güç sergilemek bir tür cesaret olarak görülüyor. Öğrenciye gücünü sergileyecek zeminler hazırlanmalı. Sportif faaliyetler gibi.
7. Önünde ders materyali kitap, defter vb olmayan öğrenci sağa sola salça olmaya başlıyor. Ders kitabı askerin silahı kadar önemli.
8. Telefonlar derslerde toplatılmalı.
Bunlar dışsal faktörler.
Öğretmene bakan noktalar ise;
1. Şakası çok olanın vakarı az olur. Öğretmen güler yüzlü olmalı fakat sürekli öğrencinin seviyesine inerek şakalar yapmamalı. İtibarı zayıflar.
2. Derse hazırlık yapmak sınıf hakimiyetini artırır.
3. Uykusunu almadan derse girmek stres sebebidir.
4. Alanına, mesleğine hakim olmak sınıf yönetiminde çok etkilidir. Öğrenciler eksiklikleri fark eder.
5. Öğretmen öğrencinin annesi, babası, abisi, ablası, kuzeni, kankası, sırdaşı, arkadaşı filan değil. Sadece öğretmeni. Sadece iyi bir öğretmen olmak yeterli.
6. Sınavlar ciddi ve biraz zor, sözlüler ise bol ve yüreklendirici olursa öğrenci hem hürmet eder hem de minnettar olur.
***
Eğitim alanında kafa yoranlar çalışmalarını bizle paylaşabilirler.
Bakarsınız tavsiyelerden biri işe yarar.
Bir tavsiye bin hayra vesile olur.