0

Rızık sadece yediğimiz içtiğimiz nimetler değildir. Onlar maddi varlığımızı sürdürmek için gerekli olan fani şeylerdir. Asıl rızık ilahi varlığı tanıma, Allah'ı bilme, iman etme ve O'nu sevmedir. Baki olan budur çünkü.

Allah Resulü (sav) bu sebeple O'nun sevgisini talep etmiş, bize de örnek olmuştur:

"Ya Rabbi! Bana sevgini vermekle beni rızıklandır. Seni sevenleri de sevmek ve beni sana yakın kılacak salih amelleri de sevmekle beni rızıklandır."

"Allah'ım! Kendi sevgini, seni sevenlerin sevgisini ve sana yaklaştıran amellerin sevgisini bana ver."

Hadis-i Şeriften anlaşıldığı üzere Allah'ın sevilmesinin yanı sıra mümini O'na götürecek amel ve şahısların da sevilmesi gerekmektedir. Ve genel anlamda tüm sevgiler de Onun rızası için olacak:

"Kim Allah için sever, Allah için buğzeder, Allah için verir ve Allah için men ederse (o kimsenin) imanı kemale ermiştir."

Allah sevgisi insanı olgunlaştırır, manevi derecesini yükseltir. Mevlana ne güzel der: "Allah sevgisi müthiş bir iksirdir. İnkarcıyı bir anda mümin yapar. Mümini de bir anda arif yapıp irfan mertebesine çıkarır." Ve Yunus Emre, "Ne varlığa sevinirim/Ne yokluğa yerinirim/Aşkın ile avunurum/Bana seni gerek seni" der.

En Yüce Sevgi Allah'adır

Hayatta sevdiğimiz, değer verdiğimiz pek çok varlık vardır. Ancak bunların hiç birisi, Allah sevgisine denk olamaz, olmamalıdır.

Mümin; annesini, babasını, arkadaşlarını, sahip olduğu varlıkları sever. Ancak asla bu sevgide ölçüyü kaçırmaz. Allah sevgisinin üstüne Peygamber sevgisini bile alamaz. Bize ne kadar hayır ve iyiliği dokunursa dokunsun, bizi ne gibi sıkıntılardan korumuş olursa olsun, hiçbir şahıs ve kurum; Allah gibi sevilemez.

Burada sevginin sadece sözde değil uygulamada da gösterilmesi gerektiğini hatırlatalım. Eğer bir kişi; Allah'ın emrine rağmen, sevdiği liderinin, dostunun, devletinin, İslam'a aykırı bir emrini tercih ediyorsa, o sevgide kusur ve tehlike var demektir.

Yüce Rabbimiz Kuranı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:

"İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise (onlarınkinden) çok daha fazladır. Keşke zalimler azabı gördükleri zaman (anlayacakları gibi) bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu önceden anlayabilselerdi." (Bakara 2/165)

Hiçbir sevgi ilahi sevgiyle boy ölçüşemez. Mümin; bu sevgisinde samimi ve devamlı olmalıdır.

Hani Mecnun'a sormuşlar:

-Adın nedir?

Cevap vermiş:

-Leyla!

-Ama Leyla öldü!

-Hayır, o benim kalbimde diridir, o benim!

Mecnun sevdiğini böyle sevmiş. Ya bizim Allah'a olan sevgimiz, bu rızık için kaygımız nasıl olmalı acaba?

Allah her an kalbimizde yer almakta, davranışlarımızı da O'na göre belirlemekte isek ne mutlu bize. Değilse, şu tehdit bizlere de yönelmiş demektir:

"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kafirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir." (Maide 5/54)