Bizans İmparatorluğu zamanlarında İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak maksadıyla inşa edilen sarnıçlar, günümüzde kültür ve sanat alanında turizme hizmet ederken, büyük ilgi görüyor.

 İnsanlığın tarih boyunca baş etmek zorunda kaldığı susuzluk veya suya erişim zorluğu dünyanın muhtelif yerlerinde ve farklı tekniklerde sarnıçların yapılmasını zorunlu kılmıştır.

İstanbul deyince hep üstü anlatılır ama İstanbul’un otuz senedir gezerek bitiremedim üstü kadar bir de yer altı var. İşte bunlardan bir tanesi de su sarnıçlarıdır. Hiç merak ettiniz mi, İstanbul’da kaç tane sarnıç var acaba? Hemen cevap verelim, tarihi yarımada da 183 adet sarnıç olduğu kaynaklarda belirtiliyor.  Bu sarnıçların 4 tanesi açık, 179 tanesi kapalı sarnıçtır. Ve yıllardır toprak ile dolu olan Zeyrek Sarnıcı da ziyarete açıldı. Ama bu sarnıcın diğerlerinden bazı farkları var. İşte detaylar:

İSTANBUL’UN 3’NCÜ EN BÜYÜK SARNIÇI

Zeyrek Sarnıcı ya da Pantokrator Sarnıcı, İstanbul'un Fatih ilçesi, Zeyrek Mahallesi, Atatürk Bulvarı üzerinde yer alan Bizans İmparatorluğu dönemi sarnıçtır. Sarnıcın yakın çevresinde, kiliseden dönüştürülmüş aynı isimdeki Zeyrek Camii ve sarnıcın üzerinde 16. yüzyıl Osmanlı dönemi eseri Piri Mehmet Paşa Camii bulunur. İstanbul’un en büyük üçüncü sarnıcı olan Zeyrek Sarnıcı, Bizans İmparatoru II. Loannes Komnemos (1118-1143) tarafından yaptırılmıştır. Turizme kazandırılması amacıyla büyük bir restorasyon dönemi yaşayan Zeyrek sarnıç, Pantokrator Manastırı’nın sarnıcıydı. Kısmen toprak üzerinde olduğundan diğer sarnıçlardan ayrılır.

TONLARCA TOPRAK ÇIKARTILDI

Restorasyon çalışmalarından önce, Zeyrek Sarnıcının galerileri tümüyle toprak ile doluydu. Bu topraklar ve çöp yığınları tamamen temizlendi. Sarnıca akan sular kesildi. İstanbul’un yer altı şehrinin mücevher parçası olarak görülen Zeyrek Sarnıcı’nın turizme önemli katkıda bulunması bekleniyor. Cumhuriyet döneminde ihmal edilen bu eşsiz eser yıllarca narinciye deposu olarak kullanılmış. Restorasyondan önce, sarnıc toprakla doluydu. Fatih Belediyesi’nce kiralanan Sarnıc, 2005 ‘de İl Özel İdaresi katkılarından faydalanılarak proje ihalesi yapıldı ve 2006 yılında restorasyon başlatıldı.

EVLİYA ÇELEBİNİN ÖVGÜSÜ

Evliya Çelebi “...altı, üç yüz sütun üzerine bir sarnıçtır ki, suyu âb-ı hayat gibidir” şeklindeki ifadeleri, sarnıcın o tarihte hala su ile dolu olduğunu gösteriyor. XVIII. yüzyılda eser vermiş olan Hüseyin Ayvansarayî de, “...bu caminin altı kâfiri kâgir yüce mermer somaki direkler üzerine inşa olunmuş büyük bir sarnıçtır ki bir ağzı cami kapısı dışındadır, oradan su çekerler, bu yüzden buraya soğukkuyu camii denmiştir” sözleriyle önceki dönemlerde aktarılan bilgileri desteklemektedir. Sarnıç tam kapasite ile dolduğunda, su seviyesinin sütun başlıklarını da aştığı tahmin edilmektedir; zira sütun başlıklarının üst kenarından tonozların en yüksek yerine kadar 3,20 metrelik kısımlar da, kemerlerin orta yüksekliğine kadar bütün duvarlar gibi su geçirmez pembe horasan harcı ile sıvanmış durumdadır. Başka sarnıçlarda görülmeyen bir diğer özelliği de, pantokrator sarnıcı’nın batı ve kuzey duvarlarının üstlerinde uzanan tonozlu dehlizlerdir.