Uzun süredir dile getiriyorum:
Türkiye’nin önemli meselelerinin analiz ve yorumlarında Ak Parti ciddi bir sorunla karşı karşıyadır: Kendilerini Ak Parti savunucusu olarak takdim eden ya da halkın nezdinde böyle kabul edilmek isteyen kimi yorumcunun, Ak Parti’nin haklı olduğu konularda bile yaptığı yorumları (bu konuşmacıların karşılaştıkları itibar kaybından dolayı) insanlara inandırıcı gelmiyor ve bu yüzden Ak Parti bir nevi ‘mağdur’ durumuna düşüyor.
İnsanoğlu yanlışa, hataya düşebilir. Bundan bahsetmiyorum.
Kendi tutarsızlıklarından dolayı halk arasında yanar döner diye nam salmış ya da müktesebatı yeterli olmayanların kimi tv ekranlarında arz-ı endam etmeleri onları direkt Ak Parti adına konuşan kişi yapıyor. Vakıf olmadıkları konularda sırf Ak Parti adına konuşuyor intibaını uyandırmak için adeta saçmalayan bu kifayetsizler millete itici geliyor. Dün siyah dediklerine bugün rahatlıkla beyaz diyecek kadar fikrî zıtlıklar yaşayan kifayetsizler mesela İmamoğlu’nun hak etmediği diplomasının üniversite tarafından iptal edilmesi meselesinde vatandaşları ikna edemediler çünkü vatandaş karşı tarafın gerekçelerini dinlerken sahip oldukları bilgilerin çürütülmesi konusunda bu kifayetsizleri velev ki doğru söyleseler bile dinlemedikleri için ilk bilgi ile yetinmeyi tercih ettiler.
Tabi ki bu doğru bir yöntem değil. “Velev ki doğru söylese de dinlemeyiz” yaklaşımı asla isabetli bir sonuca götürmez. Beğenmedikleri kişileri dinlemiyorsa aynı programda konuşan oldukça itibarlı şahsiyetler dinlenmeli. İtibarsız addettikleri yorumcular var diye programı dinlememek doğru bir tercih olmadığı gibi yaşanan sorunlar konusunda kişiyi haklı sonuca götürmez.
Bakınız,
Geçtiğimiz Çarşamba günü akşam saatlerinde Türkiye'de adeta yer yerinden oynadı. Tanınan bir gazeteci sosyal medyada “Yarın (17 Nisan) CHP’ye kayyum atanacak… ayaklanma tehlikesine binaen İstanbul’dan takviye kuvvetleri Ankara’ya getirildi…” gibi aklın iflas ettiği paylaşımlar yaptı. Şükür ki Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na bağlı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi paylaşımda söz konusu edilen iddianın yalan olduğunu anında duyurdu.
Hiç kimse ama hiç kimse bu ifadelerin masumane olduğunu ya da sağlam bir duyumdan kaynaklı acelecilik ya da ihtirastan dolayı serdedildiğini anlatamaz. Ama bu kişinin kime ve nereye yakın durduğunu sorduğunuzda maalesef adres hiç de arzu etmediğimiz yeri gösteriyor. Bu kifayetsiz, gerçekten de şarlatan kişileri biz besledik, biz abarttık ve biz piyasada istediği gibi at koşturmalarını sağladık. Onlar da en hassas bir dönemde akla ziyan bir paylaşımla ortalığı duman edebiliyorlar.
Diyeceksiniz ki bu kadar kifayetsiz birisinin bir paylaşımı neden bu kadar etkili olsun ki?
Cevap daha ağır:
Bu kifayetsizi biz halkın nezdinde muteber kıldık. Bunca zamandır söylediği astarlı-astarsız sözleri biz yuttuk ve şimdi de sıra bu herzelere geldi. Yani bunları biz palazlandırdık, bitlerini biz kanlandırdık. Şimdi de bunlar da şımarmanın ötesine geçerek ha bire göz çıkarmaya çalışıyorlar.
Bu gidişat iyi değil, bu gidişat tutmuyor, bu gidişat vatandaşın haber alma hakkının önünde adeta tıkaç gibi duruyor çünkü bu kifayetsizler vatandaşın zapping listesindedirler. Vatandaş bunlardan dolayı itibar sahibi insanları da dinlemek, izlemek istemiyor. Bu konular konuşulduğunda isim isim sayarak “Bu gazeteciler, akademisyenler var, onları izleyin” denildiğinde muhataplar da diğer kifayetsizlerin isimlerini vererek, “Bunların olduğu programı izlemiyoruz” diye cevap veriyorlar.
65 yaşında yaşlı biriyim. Şu bu ekrana çıkıp tanınırlığım artsın derdinde değilim hatta böyle bir anlayışın en küçüğünde bile Allah’a sığınırım.
Ama pırıl pırıl aydınlarımız var.
İyi eğitim almış münevverlerimiz var.
Toplumda karşılığı ve ağırlığı olan şahsiyetlerimiz var üstelik bunlar ülke ve dünyanın gidişatını doğru okuyan, milletimizin kazanımlarının kaybolmaması için azami gayret gösteren şahsiyetlerdir. Ayrıca bunlar ne diyeceklerini bilen, nasıl konuşacaklarının hesabını yapabilen sağlam kişiliğe sahiptirler. Bunların fikirlerine ihtiyacımızın olmadığı düşünmüyorum.
O zaman neden?
Yazık oluyor, çok yazık oluyor çok…