M. Akif Ersoy’un Asım şiirinde önemli şahsiyetler geçiyor. Hocazâde, Köse İmam, Köse İmam'ın oğlu Âsım ve Hocazade'nin oğlu Emin’in yanında 563.sayfada Oflu Hoca geçer. Oflu Hoca’nın tam ismi Oflu Mandal Hoca’dır.
M. Akif kendisi gibi düşüncelere sahip olan Oflu Mandal Hocayı çok sever. Şair, “Millete onun imanı gibi sağlam iman gerektiğini, Şark’ta böyle beş on kişi olsa, dünyayı yine tir tir titretebileceklerini” söyler. Hocalar, artık onun gibi hak yoluna kellesinden geçebilecek talebeler yetiştirememektedirler. Akif’e göre Mandal Hoca’nın ilmi de olsa dünyanın baştanbaşa tevhit ile dolacak yani İslâm dünyaya hâkim olacakmış.
Mehmet Akif, “Asım” şiirinde Oflu Mandal Hoca’yı şöyle ifade eder.
“-Hocazâdem, hele bin türlü meşakkatle gemi,
Bizi bir sâhile aktardı “Trabzon” diyerek.
Henüz inmiş bakınırken: “Bunu Vâlî görecek,
Götürün şimdi öbür Lâz’la beraber konağa;
Durmayın!” emrini vermez mi bir oldukça ağa?
Yeniden doğmuşa döndüm. Aradan geçti biraz,
Söktü Mandal Hoca’dır gürleyerek...”
Ben hissimi kaybetmiştim artık…
—Sanki bir korkulu rüya idi… Ferdası sabah
Deniz üstünde bulup kendimi şaştım bu işe
Dedim ki Anlatırım ben, Hamid öbür gelişe
Adam aldıkça Lazistan kıyısından takalar
Kurtuluş yok seni Mandal yine bir yakalar.
Oflu Mandal Hoca ile ilgili bölüm Asım şiirinde beş altı sayfadır. M. Akif’in şiirde anlattığı Oflu Mandal Hocanın hikâyesi kısaca şöyledir: “İstanbul Yeni Camii’de vaizlik yapan Oflu Mandal Hoca, Sultan 2. Abdülhamit’in halkın arasına girmemesine bozulmuştur. Bu sebepten dolayı padişahın namaz kıldığı camiye, yani Yıldız Sarayındaki camiye gider. Orada görür ki Sultan Abdülhamid bir namaz kılacak diye 60.000 kişi namaz kılamamıştır.
Mandal Hoca şöyle düşünür: Bir namaz için o kadar masraf harcanır mı ki? Bunu Mandal Hoca bunu maskaralık olarak görür. Yıldız Sarayında Sultan Abdülhamit’in yanına ulaşır. Sultana neden saklandığını, halkın kendisini görmek istediğini, ancak Hamid’in ise saklanmakla mahir olduğunu söyler. Mandal Hoca; sultana, korktuğunu ve korkan adamın mutlaka bir suçu olduğuna göre onun da suçu olduğunu yüzüne karşı söyleme cesaretini gösterir.
Mandal Hoca, bütün bunları rahatlıkla söylerken padişahın muhafızları da ona bir karşılık verir. O oracıkta etkisiz hale getirirler. Sonra da Oflu Mandal Hoca, Erzurum’a sürülür. Erzurum’a Trabzon üzerinden deniz yoluyla gidilecekti. Trabzon’a gelinir. Burada Trabzon Valisi Kadri Paşa tarafından samimi bir şekilde karşılanır. Kadri Paşa Oflu Hocanın acınacak kadar perişan olduğun görünce ona yeni giyecekler alır, para da verir. Ancak Oflu Mandal Hoca parayı kabul etmez.
Mehmet Akif, Mandal Hoca gibi on kişi daha Anadolu’ya (Doğuya) gitmiş olsaydı Anadolu’nun insanlarının münevver, aydın hale gelebileceğini söylemiş ve Padişaha, kabahatini yüzüne söyleyebilen Mandal Hoca’ya hayran kaldığını, “Asım” adlı şiir kitabında belirtir.
Akif’in anlatımıyla Mandal Hocayı göklere çıkarırken Sultan II. Abdülhamid’i de zalimlerden beter bir padişah olarak sunar. Han zalimdir! Mesela Yıldız Sarayı Camisinde Cuma Selamlığında üç bini geçmeyen askerî birlik şairin mübalağasıyla 40-50 bin kişilik bir orduya çıkmıştır. Şiirde Abdülhamid camide kafes ardında hanımlar gibi saklanan bir padişah olarak sunuluyor. Akif’e de Mandal Hocaya da soralım. Sizin Hünkâr Mahfilinden hiç mi haberiniz yoktu acaba? O zaman Fatih Sultan Mehmed’den II. Abdülhamid Han’a kadar bütün padişahların hanımlar gibi korkak olması lazımdı…
Akif, Asım şiiri nesilden nesile okunacak bir şiirken burada zalimden çok mazlum insanların derdiyle dertlenen Sultan Abülhamid’e atılan bu lekeden dolayı gölgede kalmaktadır.