İsrail yükselen aslan olarak adlandırılan saldırıyı sabaha karşı İran'ın başkenti Tahran, Tebriz, İsfahan'daki Natanz nükleer tesisi ile Loristan ve Kirmanşah kentlerine saldırılar düzenledi.
Saldırılarda İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami dahil üst düzey askeri yetkililer ile nükleer bilim insanları hayatını kaybetmişti.
Büyük şeytan, küçük şeytanı koruması altına almıştır.
Trump, "Herhangi bir misilleme durumunda ABD hem kendi çıkarlarını hem de İsrail’i savunmaya hazır" olduğu açıklamasında bulundu.
Dünya yenidenbir savaşın eşiğinde. İsrail’in İran’a düzenlediği bu son saldırı, yalnızca iki ülke arasındaki gerilimin bir sonucu değil; aynı zamanda küresel bir savaşın da başladığını gösteriyor.İsraillin ana hedefi Arzı Mevud’u gerçekleştirmek hayali;
8 Mart 1989 tarihindeki şalom gazetesinde yayımlanan bir yazıda "Allah'a inanmak Yahudiliğin temel inancı değildir; ancak Arz-ı Mevut temel inançtır" deniliyor. 1974 yılında zamanın İsrail savunma bakanı Ariel Sharon'un; "Türkiye’de alaka alanımız içindedir" sözleri, Arz-ı Mev'ud'un Türkiye üzerindeki gerçek hedeflerini bir kez daha gün yüzüne çıkartmıştı.
Yahudi Kutsal Kitabı Tanah'taHz. İbrahim peygamberin yaşadığı yer olarak geçen Harran, Yahudilik için kutsiyeti olan bir mekandır. Arz-ı Mevud'a göre en az Kudüs kadar önemli olan diğer şehir Şanlıurfa, özellikle, Harran'dır.
Bugün İran hedefte olabilir, ama bu oyunun ardındaTürkiye vardır. Türkiye, sadece jeopolitik konumuyla değil, aynı zamanda bölgesel etkisi, İslam dünyasındaki ağırlığı ve geçmişten gelen tarihsel sorumluluklarıyla bu büyük hesaplaşmada İsrail için kritik bir cephe olarak görülmektedir.
İsrail’in son saldırısı yalnızca İran’ın nükleer tesislerine ya da askeri altyapısına yönelik bir hamle değil; aynı zamanda bölge ülkelerine bir mesajdır: "Sıra herkese gelebilir."
Bu noktada sormamız gereken temel sorular var: Ben kimseyi takmıyorum kafama göre her istediğimi yaparım diyen her yere girer çıkarım kimseden izin almam diyen haydut birisrail var
Ne yazık ki dünya bunu, sessiz ve çaresizlik içinde izliyor. ABD’nin, Batı Avrupa’nın ve Körfez ülkelerinin tavrı ortada: ya dolaylı destek ya da sessiz onay. Bu durum, İsrail’in attığı her adımda daha da cesaretlenmesine yol açıyor.
Ancak unuttukları bir şey var: Tarih bize göstermiştir ki, büyük güçlerin hırsı, çoğu zaman kendi sonlarını da getirir. Arz-ı Mevud hayali uğruna yapılan her saldırı, yalnızca bölgeyi değil, insanlığı da tehdit etmektedir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2024 yılında Meclisin açılışında yaptığı konuşmada "Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır" dedi.
Türkiye dış tehditlere yanıt verecek şekilde hazırlıklarını yapmış durumda SSB Haluk Görgün ‘’Millî Çelik Kubbe projemiz,hava savunma sistemlerimizin, sensörlerimizin ve silahlarımızın tek bir ağa entegre edilmesini sağlayacak.’’
Erdoğan, "Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir" şeklinde konuştu. Erdoğan başka bir konuşmasında İsrail’in ‘Demir Kubbesi varsa bizim de 'Çelik Kubbe'miz olacak. Bizde niye yok demeyeceğiz, bu süreçte uzun menzilli füze kabiliyetlerimizi artıracağız demişti. Haydut İsrail’in bu hukuk tanımaz saldırıları bölgemizde telafisi mümkün olmayan olayları tetikleyecektir. İsrail’e göre İran’dan sonra sıra Türkiye’de.
Son söz; Ey Netenyahu biz buradayız bizi İran’a benzetme biz sadece Türkiye’den ibaret değiliz bunu böyle bilesin
.
.