Kafkasya’dan Hazar Denizi’ne, Karadeniz’in kuzey bozkırlarından Volga hattına uzanan sahaya “Hazarya” deniliyor.
Bugün Hazar havzası sadece tarihî değil, aynı zamanda stratejik bir enerji merkezidir. Petrol ve doğalgaz rezervleri açıkçası Hazar’ı küresel rekabetin tam kalbine yerleştiriyor.
NATO’nun Karadeniz ve Kafkasya’daki varlığı, İsrail’in Hazar havzası üzerinden Orta Asya’ya açılımı ve ABD’nin “koridor” politikası gibi gelişmeler bu bölgenin ne denli önemli olduğunu gösteriyor.
Bakınız, İsrail’in güvenliği denildiğinde sadece Ortadoğu’daki denklemler aklınıza gelmesin. Enerji arz güvenliği ve Orta Asya’daki nüfuz alanları da İsrail dış politikasının gizli gündemlerindendir.
Hazar havzası, bu bağlamda İsrail’in hem doğalgaz koridorlarına erişimi hem de İran çevreleme stratejisi açısından kritik bir öneme sahiptir.
ABD ve Avrupa’daki(Britanya) güçlü Yahudi lobileri, Kafkasya-Orta Asya hattında yürütülen projelere de özel ilgi gösteriyor.
Bu çerçevede İsrail’in Azerbaycan ile geliştirdiği stratejik işbirliği, sadece askerî değil; aynı zamanda bölgesel yeni dizaynın bir parçası olarak da okunmalıdır.
Ukrayna’ya tersine göç başladı;
Bilindiği gibi Ukrayna, tarihsel olarak Doğu Avrupa’daki en büyük Yahudi nüfuslarından birine ev sahipliği yapmıştır. 19. yüzyılda ve II. Dünya Savaşı öncesinde milyonlarca Yahudi Ukrayna’da yaşıyordu.
1990’larda Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte yaklaşık 1 milyon Yahudi, Ukrayna ve Rusya’dan İsrail’e göç etti. Bugün İsrail’de 1 milyondan fazla Rusça konuşan Yahudi yaşıyor ve bunların büyük kısmı Ukrayna ve Rusya’dan gelenler.
1989’da Sovyet nüfus sayımında Ukrayna’da yaklaşık 500 bin Yahudi yaşıyordu.
2021 itibarıyla bu sayı 40–50 bin civarına düştü. Ne ilginçtir son yıllarda Ukrayna temizlendikçe tersine bir göç başladı. Elbette akın akın bir göçten bahsetmiyorum.
İsrail vatandaşı olan bazı Yahudiler Ukrayna’ya şimdilik yatırım ve yerleşim amacıyla geri dönmeye başladı.
İsrailli bazı gruplar, Kiev ve Odessa başta olmak üzere farklı şehirlerde teknoloji, tarım ve gayrimenkul yatırımları yapmaya başladı.
Özellikle Batı Ukrayna’da (Lviv, Uzhhorod gibi bölgelerde) Yahudi geçmişinin hatırlanması ve kültürel canlandırma çabaları, İsrail’den gelen diaspora fonlarıyla destekleniyor ve yeniden canlandırılmaya çalışılıyor.
Geçenlerde Soros’un bir röportajına denk geldim. Soros, vakfının Ukrayna'da nasıl burs dağıttığını, öğrencileri desteklediğini ve sözde sivil toplum örgütlerini kurduğunu anlatıyordu.
"Kültürel bir girişim" olarak başlayan bu çalışmaların hedefini az çok tahmin edersiniz. Neticede Soros’tan bahsediyoruz.
Hatta diyor ki; "Yeni Ukrayna hükümeti de dahil olmak üzere tanıdığım herkes bir şekilde bu fondan yararlandı. Ya kendileri burs aldı ya da eşleri..."
Sevgili dostlar, bir önceki yazımda da ifade ettiğim gibi Ukrayna, Yahudi projesi için hazırlanıyor. BlackRock da epey bir zamandır Ukrayna ile ilgileniyor.
Kısacası Yahudiler bu yeni Kenan'a yerleşecekler. İsrail’deki tüm Yahudiler tasfiye edilecek.
ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi de Ukrayna'nın nasıl "büyük bir İsrail’e dönüştürüleceğini inceleyen bir "yol haritası" yayınlamıştı. Tam olarak benim anlattığım gibi olmasa da neticede Ukrayna yeniden dizayn edilecek.
Tam da bu nedenle, savaşı körüklemek ve uzatmak niyetindeler. Çünkü yangının bıraktığı bu çorak arazide yeni bir dünya düzeni için bir pilot proje inşa etmek gibi amaçları var. Şimdi anladınız mı İngilizlerin Filistin’i neden tanııdğını…