Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Eylül 2023

Fetva'da yapay zeka dönemi

Efendimiz’in (sav) hayatta olduğu dönemde ilk Müslümanlar sosyal, siyasal, askeri ve ekonomik meseleler ve daha niceleri hakkında her hususu kendisine soruyor ya da onun tutum ve davranışları üzerinden alınacak aksiyonları öğreniyorlardı. Peygamberlik sürecinde kendisine sorulan bir çok mesele hakkında ya da ortaya çıkmış yeni durumlar hakkında indirilen ayetler Müslümanlar açısından inşaa ettikleri medeniyetin davranışsal ve hukuki kodlarını oluşturmaktaydı.

Efendimiz’den (sav) sonraki dönemde, yani raşid halifeler döneminde ise günün şart ve gerekliliklerine göre özellikle Hz. Ömer’in (ra) halifeliğinde bazı uygulama farklarına gidilmekle beraber büyüyen ve devletleşen İslam ümmetinin tüm yeni meselelerine Kuran ve sünnet ışığında cevap aranmış, alınan kararlar da sonraki nesiller için yol gösterici kayıtlar haline gelmiştir.

İtikadi ve siyasi ayrışmalardan sonra geriye kalan ana kütle o günlerden itibaren kemikleşmiş ve bugünün Sünni dünyasını oluşturmuştur.

Daha sonraki dönemlerdeyse İslam devletinin sınırlarının büyümesi ile beraber çok sayıda farklı toplumla ilerletilen münasebetler yepyeni soruları ve problemleri gündeme getirmiş bunlara çözüm bulma hususunda İslam alimleri belli bir sistematiğe sahip yöntemler geliştirmeye çalışmışlardır. Bu hukuki yöntem geliştirme hususunda çalışan topluluklar başlarındaki imamların adına nispetle ekollere ayrılmış ve mezhep olarak isimlendirilmişlerdir.

Bunlar o dönemde yüzlerce olmakla beraber içlerinden dördü, ortaya koydukları sistematiğin gücü ve özellikle İslam devletlerinin yöneticileri ile olan münasebetlerinin yanında bulundukları coğrafyanın avantajları sayesinde ayrışmayı başarmış; takipçilerinin sistematiği geliştirmek için yaptıkları çalışmalarla günümüze ulaşmışlardır.

Fakat zamanın hızla akıp geçmesi, gelişen teknoloji, ekonomik faaliyetlerin farklılaşması ve İslam devletlerinin gücünü yitirerek dünyanın yönetimini düşman topluluklara kaptırması, dolayısıyla da dünya hayatının tüm fakültelerinde farklı dinamiklerin mecburi yörüngesine girilmesi, son olarak da İslam fıkıh dünyasının eğitimi yetersiz, dünyayı tanımayan, belirli bir dairenin içinde dönüp duran şahsiyetlerin ve onların yöneticiliklerini yaptığı kurumların eline kalması sebebiyle fıkıh, yani hukuk, yani zamanın şartlarına göre olaylara ve problemlere çözüm bulma, yön verme, yönetme alanında inanılmaz derecede geri kaldık.

Her geçen gün büyüyen bilimsel miras ve bu mirasın bırakın genel hatlarına hakim olmayı, içeriğinden bile habersiz olan akademik ya da akademik olmayan, yani mektepli ya da alaylı fıkıhçılar tüm bu eksiklerine rağmen hiç anlamadıkları meseleler hakkında dört büyük mezhebin 8.yüzyıl ile 13. Yüzyıl arasında yaşamış büyük müçtehidlerinin bıraktıkları eserlerin şerhinin şerhiyle fetva vermeye çalışmak gibi çok büyük hatalara düştüler. Merkezi noktası en az sekiz asır geride kalmış kaynaklara şerhler vesilesiyle attıkları güncellemeleri yeterli sayan bu insanlar İslam dünyasını kelimenin tam manasıyla mahvettiler ve halen daha mahvetmeye devam ediyorlar.

Aradan geçen asırlar içerisinde insanlık tarihinin yaşadığı devrimler, bilimsel ve teknolojik ilerleme vs. gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda bırakın tüm Sünni dünyası adına müçtehidlik etmeyi, tek bir mezhep için bile bir insanın müçtehidlik etmesi, zamana uygun kararlar vermesi için fıkıh bilgisinin yanında yeterli seviyede bilime, siyasete, sosyolojiye, psikolojiye, hukuka vs. hakim olması imkansız bir durum. Şimdiye kadar en azından iki asırdır bu vazifenin şuralara, yani ilahiyatçı olmakla beraber sayılan diğer dallarda da uzmanlık kazanmış kişilerden oluşan meclislere bırakılması gerekmekteyken bunu yapmadığımız gibi her biri kendini “en büyük” sanan çağın gerisinde kalmış kişilerin şahsi yorumlarını Allah’ın emriymiş gibi dayatmalarına maruz kaldık.

Tüm bu olumsuzluklarla beraber son dönemde karşımıza enteresan bir aktör çıktı: Yapay zeka…

Düşünsenize, bırakın 40 kişilik bir meclisi, 10.000 kişinin dahi tüm ömürlerini harcasalar öğrenemeyeceği kadar çok fıkhi bilginin yanında, siyaset, edebiyat, fenni ilimler, sosyoloji, psikoloji, tarih gibi daha birçok alanda kütüphaneler dolusu bilgiye sahip olabilecek ve tüm bu bilgileri bizim tasarladığımız bir mantık örgüsü çerçevesinde değerlendirip fetva verebilecek muazzam bir zeka ile karşı karşıyayız.

Elimizdeki tüm veriler yüklendiğinde dilediğimiz mezhebin dilediğimiz imamının mantık örgüsünü çerçeveleyebilip model oluşturabilecek ve bugün yaşasaydı güncel bilgiler ışığında bize nasıl kararlar verebileceğini açıklayabilecek ve en nihayetinde müçtehid müçtehid, mezhep mezhep fetvalar verebileceği gibi her birinin artısını eksisini ortaya çıkarıp bizim seçim yapmamıza izin verebilecek bir sistem.

Yani bizi, zorla İslam’a ruhbanlığı sınıfı getirmeye çalışan, Kuran’da defalarca emredilmesine rağmen düşünmeyi bırakıp kendilerine körü körüne tabi olmamızı isteyen ve bu sayede ekonomik-siyasal güç devrişmeyi hedefleyen sosyal medyayı dahi esir almış durumdaki sahtekarlardan kurtarabilecek, Rabbimizin emirlerini ve Efendimiz’in (sav) sünnetini zamanın şartlarıyla ve akla en uygun şekilde anlamayı sağlayabilecek müthiş bir fırsat var önümüzde…

İyi değerlendirmek lazım….