Allah Kur’an’da buyuruyor:

“Eğer Allah onlarda bir hayır bilseydi elbette onlara işittirirdi; işittirseydi bile yine onlar yüz çevirerek dönerlerdi.” (Enfâl, 8/23)

Ey ümmet!

Sen bugün hakikati işitiyorsun ama gereğini yapmıyorsun. Gazze’den, Kudüs’ten, Yemen’den, Arakan’dan yükselen çığlık kulaklarını dolduruyor. Ama sen hâlâ susuyor, hâlâ izliyorsun.

Batı’nın ikiyüzlülüğünü görmüyor musun?

“İnsan hakları” diyenler, İsrail’in çocukları bombalamasını alkışlıyor. “Demokrasi” diyenler, mazlumun sesini susturuyor. ABD, Siyonistlere milyarlarca dolarlık silah gönderiyor, Avrupa ise Filistin’e destek verenleri cezalandırıyor. Ve sen hâlâ onlara güveniyor, hâlâ onların kapısında izzet arıyorsun!

Ama asıl ihanet içimizdedir!

Petrol denizinde yüzen Arap kralları, ümmetin kanını seyre dalmış. Saraylarının ihtişamında boğulmuş. Ordu var ama cihada kalkmıyor. Servet var ama mazluma ulaşmıyor. İslâm beldeleri kalabalık ama izzetsiz. Peygamber’in (s.a.s.) hadisi bugün gerçekleşti:

“Siz çok olacaksınız; ama selin önünde sürüklenen çerçöp gibi olacaksınız.”

Ey ümmet!

Senin kalbinde hayır olsaydı, Gazze’nin çocukları uykularını kaçırırdı. Senin vicdanında izzet olsaydı, Kudüs’ün feryadı seni sokaklara dökerdi. Ama sen, işitiyorsun ve sırtını dönüyorsun!

Rabbimiz uyarıyor:

“Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; artık geri dönmezler.” (Bakara, 2/18)

İşte bizim hâlimiz bu! Göz görüyor, kulak işitiyor ama kalp taş gibi!

Artık ya dirileceğiz ya da yok olacağız!

Artık ya ayağa kalkacağız ya da zilletin çamurunda boğulacağız!

Artık ya hakikati sahiplenip izzetle yaşayacağız ya da tarih bizi lanetle anacak!

Ey ümmet! Uyan!

Zira Allah şöyle buyuruyor:

“Şüphesiz Allah bir kavmi, onlar kendilerinde olanı değiştirmedikçe değiştirmez.” (Ra’d, 13/11)

Bugün sorumluluk bizimdir!

Mazlumların feryadı bize emanettir!

Kudüs’ün izzeti bize emanettir!

Gazze’nin kanı bizim boynumuzdadır!

Ya bu emaneti taşıyacağız ya da emanete ihanet eden bir ümmet olarak helâk olacağız.