Çarşılar dolu.
Diskolar tıklım tıklım.
Düğün salonları tıka basa.
Pavyonlarda müzik sabaha kadar susmuyor.
Kahvehanelerde saatler eriyor, stadyumlarda sesler göğe yükseliyor.
Ama camiler…
Saflar seyrek, omuzlar aralıklı, secdeler yetim.
Bu tablo tesadüf değil. Bu, ümmetin önceliklerini kaybetmesinin fotoğrafıdır.
İnsan, geçici olanı ebedî olana tercih eder hâle gelmişse; gürültüyü zikre, eğlenceyi huzura, alkışı duaya değişmişse; orada bir çöküş başlamış demektir. Çünkü Allah Teâlâ uyarıyor:
“Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Ahiret yurdu ise takvâ sahipleri için daha hayırlıdır.” (En‘âm, 32)
Biz ne yaptık?
Oyun ve eğlenceyi hayatın merkezine, ahireti ise ertelenmiş bir ihtimale dönüştürdük.
Camiyi hayatın kalbinden söküp, yalnızca cenazelere ve kandil gecelerine hapsettik.
Oysa camiler, sadece namaz kılınan mekânlar değil, bir ümmetin ruhunu diri tutan kalelerdir. Resûlullah (s.a.v.) bu hakikati şöyle haber verir:
“Kulun Rabbine en yakın olduğu an secde hâlidir.” (Müslim)
Peki biz secdeden uzaklaşırken, kime yakınlaşıyoruz?
Bir yanda sabaha kadar süren eğlenceler, diğer yanda sabah namazında boş saflar.
Bir yanda dünya için uykusuz kalan bedenler, diğer yanda ahiret için uyanamayan kalpler.
Kur’an bu gafleti açıkça tasvir eder:
“Onlar dünya hayatının sadece görünen yüzünü bilirler, ahiretten ise gafildirler.” (Rûm, 7)
Bugün camilerin boşluğu, sadece mekânların değil, kalplerin de boşaldığının işaretidir. Çünkü kalp Allah’la dolu olsaydı, o kalp sahibini camiye sürüklerdi. Çünkü iman, insanı çağrıya kayıtsız bırakamazdı.
Ezan okunuyor.
“Hayye ale’l-felâh” deniyor, yani “Haydi kurtuluşa.”
Ama biz başka kurtuluşlar arıyoruz.
Daha çok para, daha çok eğlence, daha çok beğeni.
Resûlullah (s.a.v.) ne buyuruyor?
“İnsanların çoğu iki nimetin kıymetini bilmez: sağlık ve boş vakit.” (Buhârî)
Biz boş vakti doldurduk; ama imanla değil, oyalanmayla.
Camiler boşsa, sebebi zaman yokluğu değil; öncelik yokluğudur.
Bu bir çağrıdır.
Bu bir uyarıdır.
Bu bir silkiniş çağrısıdır.
Çünkü unutmayalım:
Çarşılar kapanır, ışıklar söner, müzik susar, alkış biter.
Ama kabirde ilk sorulacak olan şudur:
“Rabbin kimdir?”
Ve o gün, camilerde geçirmediğimiz vakitlerin pişmanlığı, hiçbir eğlenceyle telafi edilemeyecek.
Safları yeniden doldurmak için değil sadece;
kalplerimizi yeniden diriltmek için camilere dönme vaktidir.