0
Gazzalî Hazretleri, çok önemli bir mevkide bulunur, itibar görür, iyi de para kazanır haldeyken, "inziva"ya çekilmeyi düşünür…
Uzlet!..
Hz. Peygamber'in (S.A.V.) sünneti.
Büyük Âlim Gazzalî Hazretleri, yaşadığı Bağdat'tan uzaklaşmak ister…
Zira…
Bağdat'ta "yapacak bir şey" kalmadığını düşünmeye başlamıştır!
Bu durumu şöyle ifade eder:
"İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek, şehirde yaşayan bir kişi için görevdir. Her kim bu görevi yerine getirmeyi denerse pişman olur. Eğik bir duvarı doğrultmak isterseniz üzerinize yıkılır. Duvar altında ezilince 'Keşke olduğu halde bıraksaydım!' diye feryat edersiniz. Eğer onu sağlamlaştırmaya yardım edecek bir destek bulunsaydı her şey yoluna girerdi!"
Böyle der ve ekler Gazzalî Hazretleri:
"Peki bugün, sana destek olacak kimse var mı? Yoksa, vazgeç ve kendini kurtarmaya bak!"
Şehir hayatı…
Kalabalıklar…
Bu kalabalıklar içinde "ayrıcalıklı" bir konumda olmak…
"Ayrıcalıklı" konumu sürdürmek ve geliştirmek için sürekli olarak gayret göstermeye mecbur hissetmek.
"Gösteriş!"
"Riya!"
Önemli mevkilerdeki insanlarla ya da "dünyevî fayda umduğun" insanlarla "sıcak ilişkiler"in devam edebilmesi için onların gönüllerini "hoş tutmak" gerekmektedir.
Bunun için de çoğu vakit "gerçek duyguları" gizleyebilmek…
"Seçkin" ortamlarda riyakarlıktan, birilerini "etkilemeye", birilerinin "gözüne girmeye" çalışmaktan ve gerçek duyguları gizlemekten kaçınmak zordur.
Uzlet, bu "kirli oyun"dan uzak tutar insanı.
"Kendisi" olmaya yöneltir.
Kişi, "fitne" ve "husumet" havasından uzak durmakta çok zorlanır.
Günlük politikanın kısır"çekişmelerine" daldıkça, "fitne" ve "husumet"in esiri olur.
Gazzalî Hazretleri, Bağdat'ta dört yıl boyunca şahit olduğu ve bazen kendisinin de karıştığı karışıklıkları ve krizleri "uzaktan" izlemeyi tercih eder.
Hatta, pek izlememeyi.
İnziva..
Uzlet…
Kendi kabuğuna çekilerek "yeni hamlelerehazırlanmak"…
Uzlet…
Kurbanı olduğumuz gıybetten, şüpheden, hasetten, iftiradan, yalandan kurtulmamızı sağlar.
"Bir Köpek Bile Kötü Arkadaştan İyidir!"
Hz. Gazzalî, Halife Ömer b. Abdülaziz'e atfettiği cümleleri, bizlere şöyle aktarır:
"Uzlet, kişiyi kötü ilişkilerden kurtarır. Kitaplar ve mezarlarla görüşmek -çoğu vakit- insanlarla görüşmekten daha hayırlıdır. İnziva, başkalarıyla yüzyüze olunca başa gelebilecek, utanılacak şeylere karşı koruyucu bir perdedir. BİR KÖPEK BİLE KÖTÜ ARKADAŞTAN İYİDİR! Görüşülen insan sayısını mümkün olduğunca azaltmak gerekir!"
Ve hırslar…
Mevkiniz"yükseldiğinde", sizi sever gibi görünen hatta seven insanların çoğu bundan hoşlanmaz.
İnsanoğlu bencildir.
"Hep ben olayım, hep benim olsun!" ister!..
Mevki, makam, şan, şöhret, para "kavgası" birçok "iftira"nın ana sebebidir.
Fitne, gıybet, iftira, yalan, şüphe…
Tezgah kurmalar…
Bunlar; mevki, makam, şan, şöhret, para kavgasından kaynaklanır çoğu vakit.
İnziva…
Uzlet…
İnsanların sizin mevkinize, elinizde bulunan imkanlara karşı gösterdikleri hırsa son verir.
Aynı şekilde sizin başkalarına karşı gösterdiğiniz "açgözlülüğü" de önler.
Vakit kaybettiren ancak katılmadığınız zaman da tenkide uğrayacağınız etkinliklerde "boy gösterme" mecburiyetiniz de ortadan kalkar!..
İnsanoğlu, uzlet sayesinde nobranları ve ahmakları görmekten ve onların aptallıklarına, ahmakça davranışlarına katlanmaktan kurtulur.
Uzlet, birilerini eleştirmekte aşırıya kaçıp, iftira ve gıybet batağına düşmekten de korur.
Öfkeler…
İnsan istedikleri yerine gelmediğinde, arzu ettiklerine ulaşamadığında hırçınlaşır.
Ya da, bir şeyleri düzeltmek isteyip de bir türlü düzeltemediğini buna gücünün yetmediğini gördüğünde, ("madem öyle, gel böyle" kafasıyla) sertleşir.
Öfkesini yenemeyen bir "gayretkeş", tenkitte aşırıya kaçar.
Bu durumda da,"yararlı olma" arzusuyla çıktığı yolda, önüne gelene zarar verir.
Kendisi de biter!..
Bu tükenmişlikten kurtulmanın, yeni "eylem planları"nı uygulamaya koymak için enerji depolamanın yolu da "uzlet"tir.
Kalbiyle, kitaplarıyla baş başa kalmak.

Âlimlerin Bozulması!
Gazzalî Hazretleri, "İyiliği emretme kötülükten men etme" hassasiyetini kaybetmiş "alim"lerinyönetenlere verdiği zararlar üzerinde ayrıntılı olarak durur.
Der ki;
"Bugünkü 'alimler' yozlaşmış.
Hırs, 'alimlerin' dillerini eğip bükmüş…
Eleştirmekten ve eleştirilmekten korkar hale gelmişler.
'Âlimler' bozulursa, herkes bozulur.
Bir "alim"in bozulduğunu nasıl anlarsınız?
Bunlardan biri varsa, "der"Gazzalî Hazretleri:
"Soyu, sopu ile övünüyor, hesap günü şefaat hakkını kendinde görecek kadar ileri gidiyorsa…
Hesap günü sadece amellerinden dolayı sorguya çekileceği halde, serveti ve şöhretiyle övünüyorsa…
Dini ilimlere vakıf olduğuna dair güçlü vurguları varsa…
"Biz boşuna konuşmuyoruz, şunca yıl bunca ilim yaptık!" yollu ifadelerle böbürleniyorsa…
Birilerine "yakın" olmaktan alıyorsa gücünü ve gerektiğinde risk almıyorsa…
Halkı eğitme faaliyetlerinden çok, şan şöhret kazandıracak işlere yöneliyorsa…
Lafazanlıklarından körleşmiş haldeyse ve kalabalıkları coşturmaya gayret için abartılı konuşmalar yapıyorsa…
Bir şeyleri "Şeriat"a uydurmak için sürekli olarak kılıflar üretiyor, bahaneler öne sürüyor, İslam'ın haram dediklerini "çeşitli gerekçelerle" meşru hale getirmeye çalışıyorsa…
Kitaba uymuyorsa…
Kitabına uyduruyorsa…
Uzak dur bunlardan!
Gazzalî Hazretleri "uzlet"i tavsiye eder.
Kendisi de, uzun yıllar boyunca "kabuğuna" çekilmeyi tercihinde bulunur...
"Kendisini bulduktan" sonra da…
İnsanlara döner.
İNSAN, MELEK, HAYVAN!..
Gazzalî Hazretleri'nden mülhem:
İnsanoğlu, öncelikle "Dindarlığın Mekanı"nı bulacaktır.
Dindarlığın mekanı, "KALP"tir.
Kalbi düzeltmek için onu "dünya sevgisi"nden uzaklaştırmak şarttır.
Kişi, önce kendisine faydalı olacaktır.
Olmalıdır.
Zira…
"Bizzat kendisini düzeltemeyen kişi, evini hiç düzeltemez!.."
"Tüm kötülükler dünya sevgisinden kaynaklanır!"
İnsanoğlu, "melek ve hayvan" özelliklerini taşır.
İlim ve Allah'a ibadet yönüyle, adalet anlayışındaki saflıkla, tüm faziletleriyle "melek"leri andırır.
Ten istekleri, öfke, kin ve diğer kötü huylarıyla da "hayvan"lara benzer!..
Fazıl insan, günün birinde melekler alemiyle ilişki kurabilecektir.
Kendini tutkularının yönlendirmesine bırakan insan ise…
Hayvanlar alemine katılacaktır!
(Henri Laoust, Gazzali'nin Siyaset Anlayışı, Pınar Yayınları, Çeviren Rıza Satı)