Dünyayı yaşanmaz hâle getiren, aslanı çakala boğduran halihazır Demokratik, liberal, kapitalist, Komünist veyahut Faşist sistemler; bilinemezlik esaslı agnostik felsefe üzerine kuruludur.
Agnostizm; varlığın hakikati bilinemez, bilinse dahi ifade edilemez, bildirilemez düşüncesiyle ‘herhangi mutlakı, mutlak kabul etmemeyi mutlak kabul eder.’
‘Deizm yaygınlaştı, Ateizm arttı…’ tespitinden evvel benzer musibetlerin Agnostizm tarafından emzirildiğini gözden kaçırmamak gerekiyor.
Marks’ın Hegel’e yaptığının aynı, piramidi ters çevirdiğimizde en üstte parlayan tepegözün Agnostizm olduğunu görürüz.
Balıkların suyu idrak edememesi misali, demokratik her fiil, her eylem, her düşünüş biçimimiz Küresel Agnostizmin inhisarındadır.
Dünya görüşünü, temel meselelerden başlayarak bütün insani oluş sahalarını, toplum meselelerini kuşatan sistemli fikir örgüsü şeklinde tarif edersek, saydığımız ideolojilerin Agnostizmin biçimlendirmesiyle insanlığın kurtuluşuna çare diye dayatıldığını fark ederiz.
Esasen hürriyetin önünde bariyer, özgürlüğün prangaları…
Bizim elbette Agnostizm yerine koyacağımız, öğrenilmiş çaresizliklerimizden ötürü teklif dahi edemediğimiz mutlaklarımız vardır.
Peki, İnsan, toplum meselelerinde, devlet, hukuk, iktisat, psikoloji, sosyoloji sahalarında kendimize has çözümler, çareler sunan tatbiki fikir sistemimiz, dünya görüşümüz yok mudur?
Vardır…
Dünya görüşümüzü geniş manada ‘eşya ve hadiselere’ uyguladığımızda;
“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler…” ilkesine itibar eden yerli ekonomisti yeniden mecburi eğitime, “Alt yapı üst yapıyı belirler…” diyalektiğini genele dayatan sosyologları rehabilitasyona, “Libido, id'in parçasıdır, bütün davranışların itici gücüdür…” önermesinin insanımızın hallerini tahlilde çare olamayacağını göremeyen psikanalistleri geri beslemeye göndermek gerektiğinin farkına varacağız.
Çünkü bizim Agnostizm yerine koyacağımız mutlak anlayışımız, Kuran, Sünnet, İcma, Kıyas usulüne bağlı ölçüler olacaktır.
Dünya Görüşümüz, Edille-i şer'iyye temel hükümleri çerçevesinde, sürekli değişen dünyevi şartlara uygun çözümler üreterek sosyo ekonomik düzeni yeniden inşa edecek tatbik fikrimiz; sadece İslam dünyasına değil insanlığa teklifimizdir.
Şeriat temel kaideleri belirler, dünya görüşü mevcut şartlar dâhilinde hazırlanan mimari planı uygulamaya imkân verir; fikir, sanat, eylem…
‘Kur’an Anayasadır, İslam varken ihtiyaç var mıdır?’ diyenlere cevabımız; Anayasa Kur’an’dandır.
Dünya Görüşü İhtiyaçtır…
Neden?
Agnostik Türk dizilerinin ihracıyla dünyaya sunduğumuz, seyrettirdiğimiz ‘yaşam biçimimizden’ geliştirilen, küfür yerine söylenilen şu söze bakın; ‘Ananı Türk dizilerinde görmüşler…’
Oysa dünyanın karşına, İslam'ın temel prensiplerinden hareketle, insan - toplum meselelerine çözümler sunan dünya görüşümüzle çıkabilmeliydik.
Büyük Doğu-İBDA bize, İslam'ın sadece ibadetlerden ibaret olmayıp, hayatın her alanını kuşatan, her çağın vasıflarına uygun fikir, düşünce, sistem üretmenin yegane kaynağı olduğunu, Gök Vatan, Mavi Vatan, Yeşil Vatan’dan evvel Fikir Vatan’ın tesis edilmesi gerekliliğini ikaz eder;
“Vatan diye bildiğim fikrimin coğrafyası, Fikir yoksa vatan ne kuru toprak parçası” Salih Mirzabeyoğlu
Peki, Fikir Vatan gerçek hayatta ne işimize yarayacak;
Mutlak ölçülerin tefekküründen damıtılan Hikemiyat’tan mülhem Fikir Sisteminin alt fakülteleri; hukuk, iktisad, sanat, tıp, siyaset, eğitim, felsefe, mühendislik, sosyal bilimleri, yeni insan, yeni nizam müfredatına uygun hale getirerek vatanımıza antiemperyalist savunma kalkanı oluşturmaya yarayacak.
İleri okumaları Anafor Eğitim Youtube kanalından takip edebilirsiniz.