İstanbul’un fethinden sonra yapılan ilk ibadethanelerden biri olan Camii tarihe yolculuk yaparken karşılaşacağınız eserlerden biridir. Bitişiğinde bulunan çeşmesi hüzünlü bir hikâyenin sonunda yapılan Kazım Bey Çeşmesidir. Bu eser ise Türk Hat sanatının başarılı örneklerindendir.

İstanbul Aksaray Kürkçübaşı Mahallesi, Kargı Sokak numara 1'de yer alan cami, Fatih Devri devlet adamlarından Canbaz Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır. Canbaz Mustafa Ağa (Canbaziye) Cami Haziresi’nde medfun olup ölüm tarihî 1485’tir Başlangıçta mescit olarak inşa edilmiş ve bilahare İzmit gümrükçüsü Kuru Ahmet Efendi tarafından minber koydurularak camiye çevrilmiştir.

DEVRİNİN İRFAN MERKEZİ “CANBAZİYE”

Caminin, mektebi, medresesi ve tekkesi ile devrinin irfan merkezlerinden biri olduğu bilinmektedir. Medresenin ne zaman yıkılıp yok olduğu ve tekkesinin caminin içinde mi yoksa dışarıda müstakil bir yerde mi faaliyet gösterdiği bilinmemektedir. 1511 tarihli vakfiyesinde Canbaz Mustafa Bey'in tekkenin Şeyhine yevmiye 5 akçe tahsis ettiği, 1546 tarihli kayda göre; Bursa, Filibe, Silivri, Vize gibi yerlerde çeşitli araziler ve değirmenler vakfedilerek külliyenin ihtiyaçları karşılandığı yazılıdır.

KADERİNE TERK EDİLDİ

Dışı kâgir, içi ahşap ve kiremit örtülü olan cami, 1940 yılında kadro harici bırakılıp harap olmuş,1962 yılında dört duvar, çatı ve yıkık bir minareden ibaret iken, kadim Canbaziye Cami eski temeller üzerine ve önceki yapıdan daha ince duvarlı olarak 1977 yılında yeniden inşa edilmiştir. 1977 yılında yeniden yapılan ikinci Canbaziye Cami’nin tasarımı Mimar Semih Dinçer’e aittir.

MİMARİ ÖZELLİKLERİ

Yeni yapının harimi, kare planlı olup 7.20 x 7.95 ölçülerindedir. Minberi olmasına rağmen metrekare olarak küçük bir camidir. Kadınlar mahfili, süsleme özelliği göstermeyen dört ahşap direkle taşınmaktadır. Cepheleri sıvalıdır. Pencereler dikdörtgendir. İç mekânda pencerelerin kenarlarını, İznik çinisi taklidi bitkisel tezyinatlı fayanslar çevrelemektedir. Mihrabı ve minberi beyaz ve renkli mermerden yapılmıştır. Minare, batı duvarının kenarına konumlandırılmıştır.

Çokgen kaidesi kesme taş malzemeden olup ilk Canbaziye Cami Dönemi’nden kalmadır. Minarenin gövdesi ise tuğladan ma’muldur. Şerefe altında ise bezeme olarak mukarnas kullanılarak minarenin cephesi hareketlendirilmiştir. Cami’nin kırma çatısı, Marsilya kiremitlidir. Harim bölümünün beton tavanına, Nakkaş Semih İrteş tarafından Fatih Devri tezyinatı uygulanmıştır. İrteş, tavanın tam ortasına Hattat Hasan Çelebi’ye ait bir göbek yazısını koymuştur.

CANBAZİYE CAMİYE EKLENEN DERGÂH

İstanbul Fatih’te 31 Mayıs 1918 yılında çıkan ve Cibali Yangını olarak bilinen yangında Fatih Kadıçeşme Sokak’ta Rifâî Dergâhı olarak faaliyet gösteren Kubbe Dergâhı ağır hasar almıştır. Mevcut dergâh yerinde inşa edilmeyince Kubbe Dergâhının Şeyhi Ali Haydar Efendinin başvurusu sonucunda Meclis-i Meşayih’inde olur kararıyla Canbaziye Cami, Kubbe Dergâhına tahsis edilmiştir.

CANBAZİYE HAZİRESİ

Canbaziye Cami’nin kuzeybatı cephesine konumlanan haziresinde mühim pek çok kişi medfundur. Haziredeki tarihsel olarak en eski mezar taşı, Yeniçeri Ağası Yusuf Ağa’ya aittir. Yusuf Ağa’nın kavuklu mezar taşı, Arapça kitabelidir. 19. yüzyılda, Keçecizade Ailesi’nden Kadı Salih Efendi, İzzet Molla ve Kazım Bey Canbaziye Cami Hazinesi’ne gömülmüştür.

Canbaziye Cami Haziresine Keçecizade Ailesi’nden en son gömülen, Keçecizade Fuat Paşa’nın oğlu, Binbaşı Kazım Bey’dir. Kazım Bey 1859-1860 yılında Beyoğlu Kışlası’nda genç yaşta görevi başında vefat etmiştir. Kazım Bey’in mezar taşındaki kitabede ve hazirenin hemen önündeki duvara bitişik olarak yapılmış çeşmenin kitabesinde, 1859-1860 tarihî ve yazmaktadır. Çeşmedeki kitabe, Kazasker Mustafa İzzet Efendi’ye aittir. Kitabe, Türk hat sanatının başarılı bir örneğidir.