Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Eylül 2023

Bilim fabrikaları!

997 senesinde Avrupa derin bir karanlık içerisinde debelenirken Orta Asya'da iki genç adamın mektuplaşması başlamıştı. Biri 25 diğeri ise sadece 17 yaşındaydılar.

Başka gezenlerin varlığı ihtimali, gök cisimlerinin kütlesi, evrenin hareketliliği, gök cisimlerinin hareketlerinin daireselliği gibi konularda yazılan mektuplar dünya bilim tarihinin en nadide kalıntıları olarak karşımızda duruyor.

Mezopotamya'dan Mısır'a, orandan Yunan dünyasına ve Roma'ya taşınan bilimin ışıktan bayrağını ele geçiren İslam Dünyası'nın yetiştirdiği bu iki adamdan genç olanı İbn-i Sina olup diğeri ise Biruni' dir.

Bu büyük insanların yetişmesindeki en önemli etken ise dönemin önde gelen bey ve sultanlarının kurdukları kütüphaneler yani o dönem için üniversiteler ile bilim imsanlarına sağladıları maddi desteklerdir.

İbn-i Sina henüz 16 yaşında hasta bakabilecek şekilde yetiştirilmiş ve Samani hükümdarını tedavi ettikten sonra kütüphanesinde çalışma hakkı kazanarak sadece bir yılda, alanı olmamasına rağmen gökbilimcilikte Biruni'yle mektuplaşacak seviyeye ulaşmıştır.

Bu iki zatın dışında onlarca Orta Asyalı alimin çalışmaları daha sonra Kopernik, Galile ve o yüzyılların diğer Batılı bilim adamlarına ait olduğu zannedilen görüşlerin ve buluşların ortaya çıkmasında büyük katkılar sağladılar.

Hasılı bu topraklar yöneticilerinin bilim insanlarına sahip çıkamlarıyla dünyayı değiştirecek bilimsel devrimlerin temellerini hazırladılar.

Peki ya şimdi?

Kaç üniversitemiz var? Tam 206 tane.

Kaçının şaşırtıcı bilimsel faaliyetlerinden haberdarız?

Kaçının önde gelen hocalarını ve çalışmalarını biliyoruz?

Kaçı dünyada kabul görmüş bilim adamı olarak anılıyor?

Bırakın dünyada kabul görmüş bilim adamı olmayı kaçının makalesinden, tezinden, çalışmasından dünyanın diğer ülkelerindeki akademisyenlerce alıntı yapılmış?

Yüzlerce yıl sonra İbn-i Sinaları Birunileri anıyorken emekliliğinden sonra 20 sene anlmış kaç hocamız var?

Bu soruların cevapları yüzümüzü düşürüyorsa yüksek öğretim sistemi baştan sonra hatalı demektir. Ve bu hata en fazla ülkenin ekonomisine zarar vermektedir.

Bilim olmadan refah ve güç olmaz. Bilimin olmadığı yerde fakirlik ve ayrılık olur. Israrla üniversitelerimizin halini görmemek için başımızı çeviriyoruz.

Teknolojinin dünyayı oradan oraya savurduğu bir dönemde çağdışı, yetersiz ve amaçsız bir sistemin artı değer üretmesi mümkün değil.

Bu gidiş iyi bir gidiş değil... Bize yakışmıyor. 12 Eylül'den kalma bu sistemin acilen değişmesi, bilim üretilmesi ve dolayısıyla dünya ile yarışılacak, hatta dünyaya yön verecek çıktıların sağlanması, tüm bunlar için de acil bir programla çağa uygun bir planlama yapılması, üniversitelerin bilim fabrikalarına dönüştürülmesi lazım.