0
Müslüman ve Kürt birbirine en yakışan, gücünü ve anlamını tarihten alan iki kavram. Çünkü tarih boyunca Kürtler İslami varlıklarıyla bilindiler, İslam toplumunun ayrılmaz bir parçası oldular. Bu onlar için büyük bir şeref ve onurdur elbette. Ancak, bir ara Türklerde Cumhuriyet dönemiyle başlatılmak istenen bir tehlikeyle Kürtler de karşı karşıya gelmiş bulunmaktadır.
Cumhuriyetin bir döneminde, Türkleri İslam'dan uzaklaştırmak, eski dinine döndürmek için bazı zoraki çabalar oldu. Türkçü anlayışın etkisiyle başlatılan bu süreçte, Türkleri, İslam hizmetinden ve bayraktarlığından uzaklaştırarak, Şamanist anlayışa yamamak isteyenler oldu.
Bugün de bazı odaklar Kürtleri İslam dininden koparmaya, özünden fıtratından saptırmaya çalışmaktadırlar. Ancak Zerdüştlük ve ateizm kıskacına alarak İslam kimliğinden soyutlama çabaları karşısında, Müslüman Kürt kardeşlerimiz uyanık olmalı, bu salvoları bertaraf etmelidir.
Kürtler, İslam ile izzet ve şeref buldular, devamı da bununla mümkündür. İslam dışı anlayış ve ideolojiler, hiçbir toplumun yarasına merhem olmadığı gibi, Kürtlere de hayır getirmez.
…
İlgilisinin malumu olduğu üzere, PKK hareketinin en büyük zararlarından birisi de bu anlamda olmuştur. Sözde "kürtlük" bilinci, İslam dışı ideolojilerde aranmaya başlanmış, neredeyse, devletin Kürtlere yaptığı haksızlık ve zulümleri, İslamiyet emretmiş gibi bir algı oluşturulmuştur. Ve bunun devamında da yeni yetişen Kürt gençleri arasında İslam karşıtlığı veya daha hafif ifadesiyle seküler bir anlayış yeşertilmiştir.
Gerek üniversite gençliği, gerekse köylerde ve şehirlerde var olan Kürt gençlik kitlesi, İslami değerlere karşı önyargılı yetiştirildiği gibi, sözde Kürt kültürünü diriltmeye çalışan Kürtçü hareketin beyin yıkama faaliyetleri sonucu, Kürt örf ve ananelerine bile kıymet verilmez olmuştur. Bunun devam etmesi halinde Kürt milletini gerçekten büyük bir sınav, zorlu bir geçit bekliyor demektir.
…
Kürt milletinin bu çerçevede yaşadığı bir başka sıkıntı ise, insanları İslam'ın evrensel değerleriyle buluşturması gereken, kardeşlik bilincini oluşturması beklenen mellelerin zihin kaymasına uğramalarıdır.
Evet gelinen noktada bu da yeni (aslında çok yeni de değil, geçmişi en az yirmi yıla dayanıyor) bir musibettir. Kuran ve Sünnet çizgisinde halkını aydınlatması, zihnini her türlü İslam dışı anlayışlardan koruması gereken önemli sayıda "seyda"lar, adeta benzine körükle gitmekte, bahsettiğimiz tehlikeyi, bilerek veya bilmeyerek büyütmeye çalışmaktadırlar.
Ezeli ve ebedi kurtuluşun, bir milleti var eden değerlerin İslam'ın evrensel hakikatleri olduğunu göz ardı eden bu anlayış, herkesi bir uçuruma sürükler. Bunu en iyi bilmesi gerekenler, mellelerdir. Onlar, sistemin ve bazı Türklerin yaptığı yanlışlığı İslam'a mal ederek kitleleri yanlışa sürüklemekten vaz geçmelidirler. Aksi takdirde ilahi hesap karşısında zorlanacaklarını bilmeleri gerekir.
…
Özetle Kürtler Müslümandır ve öyle kalacaktır.
Onları farklı kulvarlarda dolaştıranlar, İslam'la sorunu olanlara yamalayanlar, ağır bir vebali üstlenmiş bulunmaktadırlar.
Kürtler; Salahaddini Eyyubilerin, Seyda Mele Cezeri'nin, Molla Gürani'nin, Abdulkadir Geylani'nin, Fekiye Teyran'ın, Ahmedi Hani'nin, Nabi'nin, Bediüzzaman Said Nursi'nin, Şeyh Said'in, Sezai Karakoç'un yolundan gitmelidir.
Hatanın neresinden dönülürse elbette kardır.
Rabbim cümlemize sıratı müstakim üzere bir zihniyet ve yaşam nasip eylesin.
…
Bu dediklerimiz elbette Türkler için de geçerlidir.
Yazıda geçen Kürt kelimesinin yerine Türk kelimesini koyarak da okuyabiliriz.
Birliğimiz, doğrularımız Rabbani olsun inşallah…